Babil Kulesi

Pieter Brueghel
Brueghel bu tabloda, Babil Kulesi öyküsünü Avrupa sanat tarihindeki tipik ele alınış biçimiyle betimledi. Resimde yapının büyüklüğünü, harcanan emeğin fazlalığını ve inşaat tekniklerini göstermeye çalıştı.
1553 yılında Roma‘yı ziyaret etmiş olan Brueghel’in bu resminde Kolezyum‘dan etkilendiği görülebilmektedir. Kulenin yukarıya doğru uzanan kolonları, binanın yatay yerleşimi, iki sıra halindeki kemer dizileri ve iç içe iki duvarlı yapı, ressamın kule tasvirinde Roma’daki bu binanın özelliklerini kullandığını gösterir. Kulenin yedi katı tamamlanmış, sekizinci kat inşa halindedir. İnşaat işlerinin yapıldığı rampanın üzerinde şantiye binaları, vinçler, çarklı kaldıraçlar, merdivenler ve yapı iskeleleri gibi, Brueghel zamanında kullanılan araçlar bulunmaktadır.
Kulenin etrafındaki alan tipik Flaman arazisidir. Uzaklarda açık deniz ve dağlar görülür. Kulenin hemen arkasında, duvarlarla çevrili Anvers şehri vardır. Şehrin limanı gemilerle doludur.
Tablodaki insan figürlerinin büyük çoğunluğu oldukça ufaktır. Bunlar, binanın inşaatında çalışan taş ustaları ve çeşitli zanaatkârlardır. Binayı yaptıran Kral Nemrut ve maiyeti ise ustalardan daha büyük çizilmiştir. Kralın önünde secde edenlerin varlığı, öykünün oryantal kökenine işaret eder.
Bir milletin hürriyetini elinden almak isteyen, işe dil özgürlüğünü engellemekle başlasın.