Çocuklarda Mahremiyet Eğitimi
Mahremiyet en genel tanımıyla kişinin kendisine ait olan bir şeyi başkalarından korumasıdır. Bunun yanında kişinin kendine ait oluşturduğu sınırları da kendisinin belirlemesi anlamına gelmektedir. Sınırlarını belirlerken diğer kişilerle girdiği ilişkilerin türünü ve ne ölçüde olacağını da belirlemektedir. Özel yaşam olarak da tanımlanabilen mahremiyet, kişilerin yalnız başına kalabildikleri, istedikleri gibi düşünüp davranabildikleri, başkalarıyla hangi yer, zaman ve koşullarda ne ölçüde ilişki kuracaklarına kendilerinin karar verebildikleri bir yaşam alanını ve bu yaşam alanında sahip olunan hakları ifade etmektedir.
Mahremiyet Eğitimi
Mahremiyet eğitimi, 0-6 yaş arasındaki çocuğa ailesinin cinsel bilgilerin yanında daha çok kendisinin ve diğer insanların özel hayatının farkına varması, sosyal hayatın içinde kendi özel alanını koruması, diğer insanların özeline saygı duyması, kendisi ve çevresi arasında sağlıklı sınırlar koyması gibi bilgiler vererek eğitmesini, çocuğu bu önemli konuda bilinçlendirmesini içermektedir. Bu eğitim, çocuğun ruhsal ve cinsel açıdan korunması için fazlasıyla önem taşımaktadır. Aynı zamanda mahremiyet eğitimi duyguların yönetimi eğitimidir. Kişinin kendisine zorla bir şey yaptırmak isteyenlere karşı duygularını kullanarak hayır diyebilme becerisi olarak da tanımlanabilir. Bu açıdan bakıldığında kapsamı oldukça geniştir.
Mahremiyet Eğitimi Ne Zaman Başlar?
Mahremiyet eğitimi tuvalet eğitiminin başladığı dönemden itibaren verilmeye başlanabilir. Tabii ki, 1.5-2 yaşındaki bir çocuğa böylesi kapsamı geniş bir eğitim verilemez. Ama en azından mahremiyet bilinci oluşturulmaya başlanarak 6 yaşına kadar bu eğitim tamamlanabilir. Bu yüzden tuvalet eğitiminin başladığı dönemden itibaren çocukta mahremiyet duygusunun oluşmaya başladığı ifade edilebilir. Mahremiyet duygusunun oluşmaya başlamasıyla birlikte de çocuğa mahremiyet eğitimi verilmeye başlanmalıdır.
Mahremiyet Nasıl Öğrenilir?
Tuvalet eğitiminin başlamasıyla çocukta mahremiyet algısı oluşmaya başlamaktadır. Fakat bu algı çocuğun içinde yaşadığı aileye ve topluma göre de farklılık göstermektedir. Bu anlamda mahremiyet sonradan öğrenilen bir kavramdır. Mahremiyet kavramı öğrenimi ilk olarak sosyal ve kültürel yollarla ailede öğrenilmeye başlanmaktadır.
Mahremiyet eğitiminin bilişsel ve duyuşsal olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Mahremiyetin bilişsel yönü zihinsel öğrenme alanına işaret etmektedir. Sosyal ilişkiler sonucu yaşanan etkileşim, sosyal beceri ve iletişim gibi faktörlerin anlamlandırılması, algılanması süreçlerini biliş yani düşüncelerimiz ve zihnimiz organize etmektedir. Mahremiyetin duyuşsal yönü ise mahremiyet ile ilgili olarak duygu ve tutumları içermektedir. Kişinin öğrenmeyi etkili bir şekilde gerçekleştirebilmesi için duyuşsal olarak da öğrenmeye yönelik hazırbulunuşluğu olması gerekmektedir. Bu iki boyut dengeli ve yeterli beslendiğinde, düzenlenmiş bir çevreyle etkileşime girdiğinde istendik davranışa dönüşebilmektedir. Bundan dolayı ailede başlayan bu süreç okul ve diğer sosyal çevreyi de ilgilendirmektedir. Çünkü bu üç sosyal yapı, çocuğun davranışlarını şekillendirmede oldukça önemli bir yere sahip olmaktadır.
Mahremiyet Eğitiminin Önemi
Çocukta mahremiyet eğitimi kendi özel alanını bilmesi, bu alanını koruması ve başkalarının özel alanına da saygı göstermesi demektir. Bu durum, çocuğun sağlıklı kişilik gelişimine zemin hazırlamaktadır. Çocuğa yönelik ihmal ve istismar vakalarının arttığı günümüzde, çocukları korumanın ilk adımı onlara mahremiyet eğitimi vermektir. Bu eğitim sayesinde çocuklar, kendilerinin ve başkalarının özel alanını korumayı öğrenerek daha sağlıklı bireyler olabilirler.
Mahremiyet Eğitiminde Dikkat Edilecek Noktalar
1. Özel alan tanımlama
Çocuğun kendi özel alanını koruyabilmesi için ilk adım bu alan çocuğa tanıtmalıdır. Vücudun kişiye özel olan bölgeleri, bu bölgelerin gizlenmesi gerektiği çocuğa anlayabileceği şekilde açık ve net anlatılmalıdır. Bu alana ebeveynler ve doktorlar dışında kimsenin dokunmaması gerektiği çocuğa öğretilmelidir. Çocukta “özel alan” algısının oluşabilmesi için, 3 yaşından itibaren çocuklar çıplak olarak evde veya ev dışında bulunmamalıdır. Çocukları küçük yaştan itibaren başkalarının yanında giydirmemek, altlarını değiştirirken bile bir başka odaya götürmek onların mahremiyetine saygıyı gösterir. Özellikle 4-5 yaşından sonra banyo yaparken ebeveynler ya da kardeşlerle birlikte değil, sadece çocuğu banyo yaptırmak çocuklarda mahremiyet duygusunun gelişmesine katkı sağlayacaktır. 7 yaşından sonra banyoda çocukların kendi özel alanlarını kendilerinin temizlemelerine fırsat verilmelidir. Sağlıklı bir mahremiyet duygusu açısından çocuğun başkalarının önünde kıyafetlerini çıkarmaması, giyinip soyunmaması gerektiği çocuğa zaman zaman hatırlatılmalıdır. Tabi ki anne-babanın da çocuğun görmeyeceği bir alanda giyinip-soyunması da çocuğun bütüncül bir mahremiyet duygusu geliştirmesi açısından önemlidir.
2. ”İzin verirsem kabul edilirsin” bilinci
Çocuklara okul öncesi dönemde tuvalet, banyo, yatak odaları gibi özel alanlara girerken izin alınması gerektiği öğretilmelidir. Bu davranışın pekişmesi için ise ebeveynler de özel alanlara girerken izin alarak girmeye dikkat ederek çocuğa model olmalıdır. Bu davranış kalıbı hem çocuğun kişiliğine saygıyı, hem de çocuğun rahatsız olduğu bir durumda itiraz edebilme becerisi kazandırılması açısından önemlidir.
3. ”Bedenim bana ait” bilinci
Hem sözel olarak hem de çocuklarına örnek olacak davranışlarıyla anne-babalar, çocuklarına bedenlerinin sadece onlara ait olduğu, hiç kimsenin onların bedenlerinden yararlanamayacağı bilincini ya da zorla herhangi bir davranışta bulunma haklarının olmadığı bilincini kazandırmalılardır.
4. Tuvalet ve banyoda mahremiyet
Anne-babaların çocuklarıyla birlikte banyo yapmaları ya da tuvalete girdiklerinde tuvaletin kapısını aralık bırakmaları da mahremiyet eğitimi açısından yanlış davranışlar arasındadır. Çocuklar özellikle 4 yaşından itibaren tuvalet ihtiyacının yalnız başına giderilmesi gereken bir durum olduğunu öğrenmelidirler. Bunu öğretecek olan da anne babalardır. Çocuk tuvalet ihtiyacını giderirken yanında durmamak gerekmektedir. 4 yaşından küçük olan ve lazımlık kullanan çocuklar için de anne-babanın bu lazımlığı tuvalet ya da banyoya koymaları daha uygun olacaktır. Ayrıca banyo yaptırırken de çocuğun üzerinde muhakkak iç çamaşırı bulunmalıdır. Banyo ve tuvaleti kullanacak olan çocuğa bu yerlere girmeden önce muhakkak kapıyı çalması gerektiği de öğretilmelidir. Tüm bunlara dikkat edilirse, çocuk tuvalet ve banyonun özel bir mekân olduğunu anlayacaktır.
5. Çocukların yatak ve odalarının ayrılması
Çocuklar 2 yaşla birlikte yavaş yavaş bağımsızlığını kazanır ve kendi başına yemek yemeye, yolda kendi başına yürümek istemeye başlar. Bu dönem gelişim olarak da çocuğun odasının ayrılabileceği bir zamandır. Birlikte aynı yatakta yatan kardeşlerin yatakları da 4-5 yaşından itibaren ayrılabilir. Kız ve erkek kardeşlerin odaları ilkokul dönemiyle birlikte ayrılmalıdır. Çünkü beraber bulundukları odada, giyinip soyunurken, yatarken, temizlenirken birbirlerinin özel alanını ihlal edebilirler. Anne-babaların çocuğu yataklarına almaları ve bunu alışkanlık haline getirmeleri yanlış bir davranıştır. Anne-baba ile aynı yatağı paylaşmaya alışan çocuklarda bağımlılık duygusu devam etmekte ve kişilik gelişimleri gecikmektedir. Aile bireylerinden her birinin kendisine ait bir odası varsa, çocuk daha başlangıçta, kendi hareket özgürlüğünün nerede bittiğini ve başkalarının hareket özgürlüğünün nerede başladığını kavrayarak, başka bir insanın ve onun mahremiyetinin ne olduğunu anlamaya başlar.
6. Anne-babaların ve çocukların giyimlerine dikkat etmeleri
Mahremiyette dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de giyim konusudur. Anne-baba çocukların yanında giyecekleri kıyafetlere dikkat etmelidir. Anne-babanın bu hassasiyeti, onları model alan çocuğun da davranışlarına yansıyacaktır. Mahremiyete dikkat edip çocuğunun yanında soyunmamaya ve giyinmemeye dikkat eden ailenin çocuğu, vücudunun özel bölgelerinin olduğu, bu bölgelerin kimseye gösterilmemesi gerektiği bilincine ulaşacak ve bu yerleri korumaya özen gösterecektir. Çocuğa 3-4 yaşından itibaren kendi başına giyinmesi ve giyinirken odasında yalnız olmaya dikkat etmesi, kapı ve perdeleri kapalı tutması gerektiği anlatılmalıdır. Aynı zamanda yabancı kişilerin ve misafirlerin yanında soyunup giyinmemesi gerektiği de zaman zaman hatırlatılmalıdır. Çocuğunun yanında giyinip soyunmamaya dikkat eden anne-baba, vücudun özel bölgeleri olduğu ve buraların başka kimselere gösterilmemesi gerektiği ilkesini çocuğuna örnek olarak öğretmiş olacaktır.
7. Eşlerin birbirlerine karşı gösterdikleri sevgi sözcüklerine ve davranışlarına dikkat etmeleri
Aile ortamında eşlerin birbirlerine sevgi göstermeleri, çocukların sevgi dolu bir ortamda, kendilerini mutlu hissetmelerini sağlayacaktır. Ancak eşler arası sevgi cümlelerinin ve davranışlarının aşırıya kaçması ve cinsel içerikli sözlerin, çocukların yanında rahat bir şekilde ifade edilmesi, mahremiyet duygusuna zarar verecektir. Eşlerin birbirine cinsel içerikli şakalar yapmamaları, çocuklarını dudaklarından öpmemeleri gerekmektedir. Aksi takdirde çocuklar, başkaları tarafından da dudaklarından öpüldüğünde, çıplak bedenine dokunulduğunda yaşadıklarını normal karşılamakta ve istismara uğradığının farkına varamamaktadır. Bu açıdan bakıldığında ev ortamında eşler arasında sergilenen davranışlara çocuğun yanında bir sınır konulması gerektiğine dikkat edilmeli ve özen gösterilmelidir.
8. Çocuğun genital organını sevgi aracı olarak kullanmamak
Tuvalet eğitimi döneminde çocuk, alt değişimi sırasında, banyo yaparken ya da pişikleri tedavi edilirken genital organlarının farkına varır ve tanımaya başlar. Bu dönemde çocuğun genital organlarına mümkün olduğunca az dokunarak ve bu organları sevgi nesnesi olarak kullanmayarak, çocukta vücudunun özel yerleri bilinci oluşturulabilir. Çocuğun kendini keşfettiği bu dönemde kimi ebeveynler çocuğu cinsel organlarına dokunduğu için cezalandırmakta veya azarlamaktadır. Bu tutum çocukta var olan cinsel merakı daha da artırmaktadır. Çocuğun bu evrede kendini keşfetme sürecinin normal olduğunu bilmek gerekmektedir.
Ayrıca çocukları cinsel organlarını konu ederek sevmek, onları kendilerini kötü niyetli yabancılardan korumak konusunda etkisiz kılabilir. Çocuk, bir başkası özel alanına dokunmak istediğinde bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunun ayrımını yapamayabilir. Bu sebeple bezlemek, pişik kremi sürmek ve temizlemek durumlarında bile abartıya kaçmamak gerekmektedir. Çocuğun cinsel organlarını şaka konusu yapmak, göstermesini istemek, dokunmaya çalışmak cinsel kimlik gelişimi açısından sakıncalıdır.
9. Tv ve internetin aile mahremiyetini ihlal etmesine izin vermemek
Günümüz anne-babalarının en çok sıkıntı yaşadıkları konulardan biri de çocukların TV ve internet başında çok fazla vakit geçirmesidir. TV ve internette çıkan programları her an denetlemek zordur. Özellikle internette çoğu sitede çıkan pornografik fotoğraflar, videolar çok erken yaşlarda çocukların ilgi ve merakını çekebilir, cinsel duygularını harekete geçirebilir. Bu sebeple anne-babaların durumu kontrol altına alması gerekmektedir.
İnternet siteleri, TV, gazete ve dergiler de içerdikleri cinsel görüntüler ve mesajlar nedeniyle çocuk ve ergenlerin mahremiyet eğitimini olumsuz etkilemektedir. Anne babalar, çocuklarının teknolojiden faydalanmalarını isterlerken, bunların denetimsiz ve aşırı kullanımında çocuklarının felakete sürüklendiğinin bilincinde olmalı ve gereken tedbirleri almalıdır.
10. Çocuğa iyi ve kötü dokunma arasındaki farkın öğretilmesi
Çocukları ihmal ve istismar durumlarından korumak için onlara yaşlarına göre özel alanlarını, bedenlerini korumayı ve böyle bir durumla karşı karşıya kalırlarsa nasıl davranmaları gerektiğini anlatmalıyız. Çocuklara özel bölgelerini anlatırken iç çamaşırı kuralından da yararlanabilir. İç çamaşırı giydiğimiz yerlerin özel bölgelerimiz olduğunu, bir başkasının özel bölgelerimize bakmasının, dokunmasının, bunu istemesinin doğru olmadığını anlatmalıyız. Anlatırken iyi dokunma-kötü dokunma kavramlarını mutlaka vurgulamalıyız.
İyi dokunma ile ilgili olarak; “Seni mutlu eden, kızdırmayan, üzmeyen, rahatsız etmeyen dokunmalar iyi dokunmadır” şeklinde bir açıklama yapılabilir. Anne-babalar, çocuklarına, bazı büyüklerin (doktorlar, bakıcılar, anne ve babalar gibi) çocuklara dokunmak zorunda kalabileceğini; ancak en ufak bir rahatsızlık hissettiklerinde “Hayır” demeleri gerektiğini açıklamalıdır.
Kötü dokunma ile ilgili olarak; “Seni rahatsız eden, canını acıtan, üzen, kızdıran, utanmana neden olan dokunmalar kötü dokunmalardır.” şeklinde açıklanabilir. “Eğer birisi istemediğin halde sana dokunuyorsa bu kötü bir dokunmadır. Dokunma senin korkutuyor ve sinirlendiriyorsa, bu kötü bir dokunmadır. Eğer birisi senin özel bölgelerine dokunuyorsa bu kötü dokunmadır. Okulda bir arkadaşının sana vurursa ısırırsa, iteklerse bu da kötü dokunmadır. Kötü dokunan kişi tanıdığın ya da tanımadığın, yaşıtın ya da senden büyük bir kişi olabilir. Sana kötü dokunulduğunu hissediyorsan bunu mutlaka güvendiğin bir büyüğünle (anne, baba, öğretmen, aile büyükleri vb.) paylaş. Bunu yapan kişi seni tehdit ederse, bunun sır olduğunu söylerse ona inanma, mutlaka söylemen gerektiğini unutma. Kimsenin senin canını yakmaya, kötü dokunmaya hakkı yoktur.” şeklinde bir açıklama yapılabilir.
Çocuğa Mahremiyet Eğitimi Verilirken Aileye Verilebilecek Öneriler
- Çocuğa mahremiyet eğitimi verilirken, gelişimsel özellikleri ve kişilik özellikleri dikkate alınmalıdır. Bunu yaparken baskıcı, aşırı otoriter bir tutum yerine demokratik, ılımlı, anlayışlı bir tutum sergilenmelidir.
- Mahremiyet eğitimi, okul öncesi dönemde çocukların yaşlarına, anlama kapasitelerine, gelişimlerine uygun bir şekilde anlatılarak verilmelidir.
- Anne-babalara uzman kişilerce mahremiyet eğitimi ile ilgili kitap, dergi, makale vs. kaynaklar tavsiye edilmelidir.
- Çocuğa koyulacak sınır ve kurallar anlaşılır, net bir şekilde söylenmelidir. Bu kurallara tüm aile bireyleri uymalıdır.
- Çocuğun cinsellikle ilgili sorularına doğru cevaplar verebilmek için anne-babaların kendilerini geliştirmeleri şarttır. Çocuğun cinsellikle ilgili sorularına verilen cevaplarda, ayrıntılara fazla girilmemeli, kısa, anlaşılır ve doğru cevaplar verilmelidir.
- Cinsel taciz ve istismar konularında anne-babalar uyanık olmalı, çocuklarını zaman zaman bu konularda bilgilendirip uyarmalıdırlar. Çocuklara, vücutlarının özel olduğu, o izin vermeden kimsenin onun vücuduna dokunamayacağı zaman zaman hatırlatılmalıdır. Bu uyarıları yaparken çocuğu aşırı korku ve tedirginliğe sevk etmemek gerektiği unutulmamalıdır.
- Çocuk yetiştirmenin her aşamasında olduğu gibi mahremiyet eğitiminin kazandırılmasında doğru model olmak önemlidir.
Mahremiyet Eğitimi Verilirken Ailelere Yardımcı Olabilecek Kitap Önerileri
- Beni de Bedenimi de Seviyorum, (Rayka Kumru)
- Kızlar, Oğlanlar ve Beden Bilimi, (Meg Hickling)
- Bedenim Bana Ait, (Pro Familia)
- Anne Ben Nereden Geldim? , (Ali Çankırılı)
- Sır Versem Saklar Mısın? , (Jennifer Moore Mallinos)
- Kiko ve El
- Ben Nereden geldim? Miniklerin Dünyası, (Sergi Camara & Teresa Herrero)
- Anne Bu Ne? , (Jülide Sevim)
- Çocuklar İçin Cinsel Eğitim Öyküleri, (Yaşam Yanardağ Çelik)