Thu. Feb 6th, 2025

Blog Rehberlik

Gelecek Yolunda Rehberlik

PSİKİYATRİK İLAÇ TEDAVİLERİNDE GENETİK VE İLAÇ KAN DÜZEYLERİ

Gelecek Yolunda Rehberlik

Psikiyatrik hastalıklarda uygulanan tedavi yöntemleri kabaca farmakoterapi ve psikoterapi olarak ana iki kola ayrılmaktadır. ( fototerapi, uyku deprivasyonu, psikoşirurji vb. hariç) Psikoterapi ruh sağlığına ilişkin sorunların psikoterapist ile karşılıklı görüşme yolu ile çözümlenmesi girişimleridir. Psikoterapi yöntemleri kendi içinde de farklı yöntemlere ve tekniklere ayrılmaktadır.

Farmakoterapi ise psikiyatrik hastalıkların tedavisinde veya belirtilerin baskılanmasında ilaçların kullanılmasıdır. Bazı ruhsal hastalıkların tedavisinde, ilaç kullanımı olmadan sadece psikoterapi yöntemleri ile etkin tedavi sağlanamamaktadır. Ayrıca psikoterapinin etkinliğinin arttırılması ve hastanın terapi sürecine etkili katılımını sağlamak, hastanın kendine zarar verme davranışlarının önlenmesi, hastalığın belirti ve bulgularının azaltılması gibi amaçlarla psikoterapi ve ilaç tedavisi beraber kullanılmaktadır. Yapılan bir çok bilimsel çalışmada psikoterapi ve ilaç tedavisinin beraber kullanımı hastaya bu uygulamaların tek başına kullanımından daha fazla yarar sağlamakta ve hastalığın tekrar etme riskini düşürmektedir.





Ruh sağlığına yönelik ilaç tedavileri, etki ve yan etkileri hakkında ayrıntılı bilgiye buradan (Psikiyatrik ilaç tedavileri, etki ve yan etkileri) ulaşabilirsiniz.

Her insan birbirinden farklıdır. Çocuklar birbirinden farklıdır, hamilelerde birbirinden ve hamile olmadığı dönemdeki fizyolojisinden farklıdır, yaşlılarda da aynı farklar genellikle oluşur.  Bu nedenle tıpta “hastalık yoktur, hasta vardır” prensibi ile hareket edilerek kişiye özel tedavi uygulanmaktadır. Hastalıkların belirti ve bulguları, şiddeti, süresi, ilaçların etkileri ve yan etkileri kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Örnek olarak A kişisine depresyon tedavisi için verilen ilaç B kişisinin depresyona bağlı şikayetlerini daha fazla arttırabilir, fayda sağlamayabilir, ciddi yan etkilere sebep olabilir. Kişiden kişiye ilaç dozları da farklılık göstermektedir. Aynı ruhsal hastalığa sahip ve aynı şiddette hastalık bulguları yaşayan iki bireyden birine düşük dozda verilen bir ilaç tedaviyi sağlarken, diğer bir kişide daha yüksek dozlarda tedavi sağlanmaktadır. İki kişi arasında kan ilaç düzeyi ve doz farkını sağlayan karaciğer çalışma hızını ve enzim miktarını öngörmek mümkün değildir.  Bu nedenle psikiyatrik ilaç tedavilerinde bazen çeşitli ilaçlar çeşitli dozlarda hastaya uygulanabilir. Bunun nedeni hasta üzerinde deney yapmak yada hastaya zarar vermek değil, hastaya en düşük dozda en fazla faydayı sağlayacak ilacın tespit edilmeye çalışılmasıdır. Ayrıca hekim bu yolla ilacın sizde oluşturduğu etki ve yan etkiler doğrultusunda çıkarımlar yaparak sizin için uygun olan ilacı belirleyebilir. Bu konu o kadar farklılık gösterebilir ki, aynı kişinin manik döneminde iyi gelen ilaç depresif döneminde zarar verebilir. Tıbbi takip bu  noktada tedavinin temeli ve vazgeçilmezidir.





 Günümüzde hastanın tedavisinde doğru doz ve doğru ilacın tespit edilmesine yönelik DNA Analizine dayalı laboratuvar testleri yapılabilmektedir. Yapılan analizlerde üçyüzden fazla ilaca yönelik kişisel yanıt, ilaçların birbirleriyle etkileşimleri, besin maddeleriyle ilaçların etkileşimleri hakkında kişiye yaşam boyunca rehber olabilecek genetik bilgi sağlayabilmektedir. İlaçlar tıpkı besinler gibi vücudumuzda sindirilir ve kana karışır, sonrasında ise vücudumuzdan atılırlar. Ancak yapılan çalışmalar göstermektedir ki kişilerin metabolizma hızı birbirinden farklıdır. Bu nedenle verilen ilaç dozu bazı kişilerde yeterli olurken diğer kişilerde yeterli olmayabilir veya düşük dozlarda bile ilaç zehirlenmesine kadar varabilecek sonuçlara ulaşabilir.

Psikiyatrik ilaç tedavilerinde bu nedenle ilaç kan düzeyleri ölçümü yapılmaktadır. Kolaylıkla yapıla bilinecek bu testler çok maliyetli testler değildir ve uygulanacak ilaca yönelik yapılabilmektedir. İlaç kan düzeylerinin değerlendirilerek tedaviye başlanması ve tedavi boyunca hekimin belirlediği aralıklarda ilaç düzeylerinin izlenmesi hasta ve hekim için çok değerli avantajlar sağlamaktadır. İlaç dozu  hastaya uygun şekilde düzenlenebilmekte, yan etkiler en aza indirilmekte, ilaç kullanımına bağlı oluşabilecek komplikasyonların önüne geçilebilmekte, daha doğru doz ayarlaması nedeni ile hasta daha hızlı bir şekilde tedavi olabilmektedir.

Entoksikasyon (zehirlenme) riski yüksek olan ilaçlarda ilaç kan düzeylerinin bakılması zorunludur. Bazı epilepsi ilaçları, bazı antidepresanlar ve  özellikle bipolar bozukluk hastalığının tedavisinde kullanılan lityum entoksikasyona neden olabilir. Hastanın kolundan alınacak kan örneği ile yapılabilen bu testler genellikle günün aynı saatinde, son ilaç dozu alımından 10-12 saat sonra yapılmaktadır. İlaç kan düzeylerinin yanında hekimler hastanın karaciğer enzimleri ve böbrek fonksiyon testleri, tiroid hormonları gibi ilacın etkileyebileceği organlara yönelik tetkikler de istemekte, böylece oluşabilecek yan etkilerin ve komplikasyonlarında önüne geçilmektedir.

Sadece yan etki değil, tedavi başarısı da bu takibe bağlıdır. Çok iddialı gelebilir, ancak psikiyatrik tedavideki “etkin doz, etkin süre” kuralı gereği, hasta takibi ve tedavisi bir dosya üzerinden ve düzenli yapılmıyor ise tedavi edilmiyordur.





Psikiyatride kullanılan ilaçların yan etkilerine yönelik yaygın önyargılar bulunmaktadır. Bir çok psikiyatri hastası ilaçlarını yan etkiler veya bağımlılık kaygısı ile kesmekte yada dozlarını değiştirmektedir. Bu durum günümüzde oldukça fazla psikiyatrik ilaç seçeneği ve tedavi şansı bulunmasına rağmen yeterli tedavinin sağlanamamasına ve hastalığın tekrarlamasına neden olabilmektedir.

Bu nedenle hekiminize danışınız, tereddüt ettiğiniz her konuda, kullanılan ilaçlara yönelik kaygılarınızı ve sorularınızı hekiminizle paylaşmanız sizin ve hekiminizin güvenli tedavi uygulamasını sağlamaktadır. Tıbbi konularda sadece yetkin insanlardan yardım alınız. Bu profesyonel yaklaşım, sizi ilaç etki ve yan etkileri konusunda izler, korur ve bilgilendirir. Bir danışan veya hasta olarak sizin de hekiminizi oluşan yan etkiler konusunda bilgilendirmeniz ve takip- tedavi sürecinizi aksatmamanız gerekmektedir. İyi takiple iyileşememek, en azından bulguları belirgin bir şekilde hafifletememek mümkün değildir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *